18 Nisan 2017 Salı

İnsan Neyle Yaşar?, L.N. Tolstoy, Türkiye İş Bankası Yayınları



KİTAP YORUMU

''İnsanda ne var? İnsana ne verilmemiştir? İnsan neyle yaşar? Bunları öğrenince yine göğe döneceksin.''

5/5

Fark ettiyseniz, tarzım yavaş yavaş değişiyor. Her tarz okumaya çalışıyorum ama bu aralar biraz daha klasikler, modern klasikler ve edebi kitaplara öncelik veriyorum. Kitap ayrımı yapmadan her tarz kitap okumaya çalışmak benim için harika oluyor. Çeşitlilik arttıkça, bakış açım fazlalaşıyor.

Klasiklerden özellikle kısa kitaplar seçiyorum. Çünkü anlatım biçimi, ağır olan kitapları okumak biraz zor oluyor. Klasiklere kalın kitaplardan başlamak anlatım yoğunluğundan dolayı en baştan pes etmeme neden olabilir. Normalde kısa ya da uzun kitap diye, kitap kalınlığına göre seçim yapmam. Ama konu klasikler olunca birazcık yapıyorum.

İnsan Neyle Yaşar? uzun zamandır okumak istediğim, fırsat bulamadığım bir kitaptı. Bu ay elime alabildim ve fazlasıyla mutlu oldum. Hasan Ali Yücel klasikler dizisinden, çevirisinin Koray Karasulu'ya ait olduğu bu kitapta 6 tane öykü bulunuyor. Hayat ve insan arasındaki bağlar ile alakalı, insani davranışları ve ahlak anlayışınızı yeniden sorgulatacak harika hikayeler var.

Baştan aşağı öğütler veren, ders çıkarmamız gereken olaylar yansıtılmış.

Kitabı fazlasıyla sevdim. İyi ki okumuşum.
Kesinlikle tavsiye edilir.





17 Nisan 2017 Pazartesi

Dönüş Yok, Aslıhan Yayla, Martı Yayınları



KİTAP YORUMU

4/5

''Bu okuyacakların bir kadının alabileceği en güzel intikam hikayesi.''

Canım dostum, Aslı'nın kitabı çıkmadan önce yaşadığı heyecana, kitabın çıktığı gün döktüğü göz yaşlarına birebir şahit oldum. Kitabı çıkarmak için harcadığı emeği, ilgiyi gözlerimle gördüm. Dostum olduğu için tabii ki adaletsiz bir yorum girmeyeceğim. Olumlu ve olumsuz tüm düşüncelerimi dile getireceğim.

Kitabı hep gerilim türünde düşündüğüm için sert, korku ve gerilim dolu bir kitap beklemiştim. Kitabı elime aldığımda bununla karşılaşmadığım için hayal kırıklığı yaşadım. Daha sonra, karısının kardeşini öldürmesi ve karısının öldürdüğüne dair iftira atan bir adamın eşi, Öykü'nün hikayesine kendimi o kadar kaptırdım ki hayal kırıklığını unuttum.

Kitap gerilimden çok aksiyon ve heyecan doluydu. Yoğun bir merak duygusu ile, kocası yüzünden 10 yıl hapis yatmış bir kadının intikam içinde yanmasını okuyorsunuz. Kocasının karısına bunu neden yaptığını öğrenmek kitabın sonuna kadar sürdü ve her sayfa da azalmak yerine daha fazla artan merak duygusu kitabı sınav haftasına rağmen bir çırpıda bitirmeme neden oldu.

Karakterlere, özellikle Öykü'ye bayıldım. 10 yıl boyunca içinde biriktirmiş olduğu kin ve intikam alma duygusunun onu nasıl değiştirdiğini görmek harikaydı.  Zaman zaman geçmişe giden, zaman zaman Öykü'nün deftere yazdıklarını okumak güzeldi. Lakin, sürekli değişen yazım tipi gözlerimi fazlasıyla yordu.

Kitaba aslında ne uzun ne kısa diyebiliriz. Kiminiz olayların peş peşe oluşu ile kitabı çok sevebilir, kiminiz ise aceleye geldiğini düşünebilirsiniz. Bana göre ise çok sıkmadan, peş peşe olayların gerçekleşmesi iyi idi. Sadece kitabın son 40-50 sayfasının daha uzun daha heyecanlı ve gergin olmasını beklerdim.

Kitapta dikkatimi çeken başka bir nokta ise, içinde önemli şahıslardan alınmış sözlerin bulunduğu satırlardı. Bir sayfa da Paulo Coelho bir sayfa da Hz. Ali'den sözlerin bulunması, bir sayfa da papazlardan diğer sayfa da Allah'tan bahsedilmesi çok hoşuma gitti. Kitabın ne kadar çeşitli düşünceleri bir arada bulunduğunu gösteriyordu.

Son olarak, çoğu bookstagramda okuduğum, ''Kitap çok fazla Amerikan variydi'' yorumlarına katılmıyorum. Toplasanız 5 kez falan ''Lanet olsun'' ''Canın cehenneme'' sözlerinin geçmesi kitabı Amerikan vari yaptığını düşünmüyorum.

İlk kitabı olmasına rağmen, çeviri havasında, ne çok basit ne çok ağır bir dille yazılmış,heyecan dolu bir kitap. Kesinlikle göz atmanızı ve okumanızı isterim.

-

KİTAP ALINTILARI

1)
Burada kural böyleydi. Birinin yardımını istiyorsan senin de ona bir iyiliğin dokunmalıydı.

2)
Bu adam senin hayatını bitirdi. Bundan sonra dönüş yok!

3)
Fakat ölüme de bir yerden sonra muhtaç kalacağız.

4)
Kayıplar ne kadar derinse acıya bağışıklığın artar.




16 Nisan 2017 Pazar

Feniçka, Lou Andreas-Salome, Türkiye İş Bankası Yayınları



KİTAP YORUMU

5/5

Feniçka, bayıldığım bir kitap oldu. Feminizm ve cinsiyetler arasındaki ilişkiyi ağırlıklı olarak konu alan kitap, Feniçka'nın erkeklere bakış açısını, özgürlüğünü ve aşkını anlatıyor. Hikayenin, kadınların okumasını saçma bulan ve kadınlara bir obje gibi bakan, erkek psikoloğun gözünden anlatması beni çıldırttı. Psikoloğu bağnaz düşüncelerinden dolayı öldürmek istedim. Feniçka'nın psikoloğa verdiği her cevap, kadınlara, kadınlığa olan saygısı, özgürlüğüne düşkünlüğü beni kendine aşık etti. Neredeyse her paragrafı çizdiğim 70 sayfalık bu harika modern klasik benim gözdem oldu.

Kadınlara bir sfenks gibi bakan erkeklere karşı yazılmış feminist satırlara bayıldım. Kadınların gücüne ve değerini bir kez daha Feniçka sayesinde farkına vardım. Her kızın, kadının, adamın okuması ve dersler çıkarması gereken bir kitap. Biraz daha feminist tarzda kitaplar okumam gerektiğini aklımın bir köşesine not ettim.

Feniçka, kesinlikle okumanız gereken harika bir eser.



ALINTILAR

1)
Bakış açımızı genişleten, hayatı önümüze seren ve bizi bağımsızlaştıran kitaplar niye bir cephe hizmeti olsun ki? Bu dünyada bizi özgürlüğe yaklaştıran tek bir şey varsa o da zihinsel çalışmalardır.

2)
Bir kadın üniversite eğitimine başladığında sadece kafasıyla, zekasıyla değil, tüm istemiyle, tüm insanlığıyla kendini veriyor. Sadece bilgi edinmekle kalmıyor, yaşamdaki zihinsel devinimde de küçük bir pay sahibi oluyor. Siz bilimden sadece yaşlılar için, yaşamdan kopuk insanlar için uygun bir meşguliyetmiş gibi söz ediyorsunuz. Ama belki de belki de sadece erkeklere böyle hissettiriyordur. Kadınlar arasındaysa bilim genç, güçlü ve dinç olanlara çekici geliyor.

3)
Ayrıcı onur kırılgan bir şey olabilir, ama ben değilim.

4)
Kadınları salt insani zenginlikleri içinde kavramanın, hep cinsiyetleri açısından bakmaktan, hep yarı şematize ederek görmekten kaçınmanın bu kadar zor olması ne tuhaftı. İnsan kadınları ister idealize etsin ister şeytanileştirsin, her durumda erkeğe bağlı değerlendirilip basitleştiriyordu.

 5)
Sevdiğim bir adamı tam da bir sorun çıktığında terk edeceğimi düşünemiyorum bile.

6)
Zaten en büyük yanılgı 'ruhun', 'zihnin' ve insan ilişkilerindeki diğer bütün güzel şeylerin adı her neyse, bunların daha derin ve değerli olduğuna inanmak.



Yabancı Veyl, Yabancı #2, Öznur Yıldırım, Pegasus Yayınları



KİTAP YORUMU

4/5

  • Yabancı, wattpad'den çıkan en sevdiğim kitaptır. Yazarın betimlemesine, anlatım tarzına ve kurgusuna bayılıyorum. Wattpad'de iki defa okuduğum Yabancı'da hep yeni bölüm eklenmesini bekledim. İlk kitapta tabii ki yeni bölüm yoktu. Benden 5/5 puan almıştı. İkinci kitabını ise yine, yeni bölüm arayışı içinde okudum. Son 50 sayfaya gelinceye kadar çıldırdım. Aynı şeyleri okumak zaman zaman beni sıktı. Ama o son 50 sayfa o kadar harikaydı ki her şeyi unutturdu. Bir kitap gerçekten böyle bitmeliydi dedim. Gerçekler ortaya çıkınca yaşanan olaylar beni benden aldı. Bayıldımmm!!!!
    Kitaptaki en sevdiğim yer ise betimlemelerin olduğu kısımlar. Çünkü yazarın olayları yansıtma şekline, yaptığı benzetmelere, bakış açılarına bayılıyorum. Paragrafları, olayları uzun uzun yazması beni rahatsız etmiyor. Özellikle duyguları uzun yazması, karakteri analiz etmek için harika fırsat oluyor.
    Kitaba 5/5 puan vermek istiyordum. Gerçekten Harika. Soluksuz okudum!! Lakin 5/5 verirsem diğer kitaplara haksızlık edeceğimi düşündüm. Çünkü kitap çok fazla tekrara düşüyordu. Bazen cümleler, bazen kelimeler... Özellikle "cennetin ini, cehennemin ini" gibi kelimeleri duymaktan bıkkınlık geldi. Ya da "akrep ve yelkovan" "bir romanın sayfaları" gibi sürekli kendine tekrar eden kelimeler beni çok rahatsız etti. Kitabı ve seriyi bunu görmezden gelecek kadar seviyorum ama haksızlık yapamayacağım için 4/5 veriyorum.




ALINTILAR

1)

"Kimse özgürlüğünü kaybetmek istemez. Zaten özgürlüğünü kaybetmek değil, feda etmek diyorum. Bir şey uğruna ödenen bedel. Belki bir insan uğruna, bir an uğruna ya da sadece bir kitap uğruna. Bana göre özgürlük istediğin an istediğin şehre, istediğin ülkeye gitmek değil. Mesela bir kitaba özgürlüğünü feda ettiğinde başka kitapları eline alabilirsin ama eline aldığında sayfalarında yine o kitabı ararsın. Bir insana özgürlüğünü feda ettiğinde, yine bir başka insanın gözlerine bakabilirsin, belki başka bir insanla öpüşebilirsin, hatta sevişebilirsin ama o ruhta aradığın yine uğruna bedel ödediğin ruh olur. Bir daha hiçbir kitapta, hiçbir ruhta özgür değilsindir."




2)
"Zekâ evcilleştirilmediği takdirde sahibini parçalar."


3)
''Kötülük var olmak için iyiliğe muhtaçtı. Her şey içinde karşıtını barındırırdı.''



4)
''Ediz Çağıran içimde öyle büyük bir yer kaplamıştı ki yokluğu, düşünenin dibine kırk yıl sonra ulaşabildiği, içinde kan ve yanıklar bulunan cehennem vadisi Veyl gibiydi.''


5)
''Saçların dağılır, insanlar seni tutar ama kimse ağzından çıkan kelimeleri tutamaz, acıları durduramaz.''



6)
''Ben öyle kötü biriyim ki seni sonsuza dek yanımda tutarak hayatını cehenneme çevirmek istiyorum. Seni defalarca kırmak, belki defalarca yaralamak... Sırf günün sonunda bana sığınasın diye elindeki her şeyi almak istiyorum.''



7)
''Burası, kalbine giden damarın üstü. Burası benim, Şahmeran. Her şeye bir sınır koyabiliriz ama burası benim. Vazgeçmem.''


8)
''Bazen ruhumdaki yaraları sarıyorsun.''



9)
''Haklıydı; bir özür, gözüme hiç bu kadar anlamsız gelmemişti. İnsanın birine yanlışıkla çarptığında söyleyebileceği bir şeydi bu, derin yaralar açtığında değil.''



10)
''Vicdan insanın en büyük düşmanı olmalıydı, en büyük acıyı doğuruyor, en derin pişmanlığı kaleme alıyordu.''



11)
''Zaman her yerdeydi.''



12)
''Ben Havva'nın damağına yayılan o cennetin yasak meyvesi,
Anneciğim, anneciğim dediler bana, sen bir cesedin çürüyen portresi,
İşte şimdi enselerindeyim, adım ölümün kızıl gölgesi.''



-

Evli Barklı, Emma Chase, Karmakarışık #4, Ephesus Yayınları




KİTAP YORUMU

5/5

En sevdiğim serilerden biri olan Karmakarışık serisinin son kitabı Evli Barklı'yı okudum. Cidden bayıldımmm. Harikaydı yaaa!  Kitabı elimden bırakamadım, bir günde bitti.
Drew... Drew... Drew... Sen nasıl harika bir erkeksin ya! Cidden olaylara bakış açısına, cümlelerine bayılıyorum. Bazı yerlerde kahkaha atmaktan kendimi alamadım.
Katy.. En sevdiğim kadın karakterlerden biri. Mıy mıy olmayan, kendini ezdirmeyen, güçlü, komik, başarılı ve tatlı. Bu karakterlerle tanışmanızı isterim. 2017 favorilerim arasına girdi.
Kitabı aşk severlere tavsiye ederim.








ALINTILAR

1)
Ne kadar az bilirsen o kadar iyi. Buna gerçekçi inkar denir.

2)
Çünkü insanı korkak yapan, korkusu değil, hareketleridir.

3)
O bana sunulan merhamet.


 SERİNİN DİĞER KİTAPLARI

-

Karmakarışık, (Karmakarışık Serisi #1)


-

Darmadağınık, (Karmakarışık Serisi #2)


-

Sıkı Fıkı, (Karmakarışık Serisi #3)


http://kitaplarvesozleri.blogspot.com.tr/2015/09/karmakarsk-ve-darmadagnk-emma-chase.html








Babaya Mektup, Franz Kafka, Türkiye İş Bankası Yayınları




KİTAP YORUMU

4/5

Kafka'nın bu kitabında, babasına yıllarca söyleyemediği şeyleri altmış sayfaya sığdırdığı bir mektupta görüyoruz. Babasına olan sevgisini, yaşadıklarını, aralarınlarındaki mesafeyi, iletişimsizliği o kadar güzel açığa vurmuş ki cidden sevdim. Babasına "Her şeyi çocukların için yaptın, sana minnettarım" derken bir yandan da istediği kişi olmasına ve istediği kişi ile evlenmesine izin vermediği için sitem dolu sözler söylüyor. Baştan aşağı babasına karşı saygı içinde cümleler kursa da kitap bir itiraf haline dönüşmüş.
Kafka severlere, kafka okuyanlara kitap kesinlikle önerimdir.  Çünkü mektupta babasına sitemlerini dile getirirken, aile yaşantısını, annesini, kardeşlerini, sevdiği kadını her şeyi öğreniyorsunuz. Kısaca bu altmış sayfalık kitap, Kafka'nın kendi ağzından yaşamına ışık tutuyor. Baba-oğul çatışmasını, sitem dolu sözleri o kadar büyük bir saygı içerisinde anlatmış ki kitaba bayılacaksınız. Kesinlikle tavsiye edilir.


ALINTILAR

"Yaşam bir sabır oyunundan fazlasıdır."





21 Şubat 2017 Salı

Son Dilek, Andrzej Sapkowski, THE WITCHER 1, Pegasus Yayınları


SON DİLEK THE WİTCHER PEGASUS ile ilgili görsel sonucu

KİTAP YORUMU

3/5

Witcher serisi: çizgi romanı, oyunları ve filmleri yapılmış, dünyaya ses getiren bir seri. İster istemez kitap için beklentilerim yüksekken kitabın arkasındaki ''İngiltere için Tolkien, Amerika için George R. R Martin neyse Doğu Avrupa için Sapkowski odur'' diye acayip iddialı bir yorum gördüm. Bundan dolayı beklentilerimi daha yüksek tuttum.

Witcher, çok yetenekli kiralık canavar avcıları demektir. Kitapta oluşturulmuş olan dünya, farklı yaratıklar, periler, cinler, büyücüler ve canavarlarla doludur. Böylesine bir dünyada Witcher'lar canavarlı öldürürler.

Geralt bir witcherdır. Kitap boyunca Geralt'ın canavarlarla olan hikayesini okuyorsunuz. Aslında ben masal kitabı gibi farklı farklı hikayeler değilde baştan sona bütünlük içinde bir döngü bekliyordum. Araştırmalarıma göre ilk kitap Son Dilek, bilgisayar oyunundan yıllar öncesini anlatıyor. Garelt'ın ilk kez canavarlar ile karşılaşmalarını anlatıyor. Daha sonraki kitaplarda tek tek farklı hikayeler değilde bir hikaye bekliyorum.

Oluşturulan karakterlere ve dünyaya bayıldım. Canavarlar cidden harikaydı lakin sevemediğim bir şeyler vardı. Sürekli farklı canavarlar ile karşılaşıp onları öldürmesi canımı sıkmaya başladı. Sonlara doğru heyecan artsa da ilk yarı beni cidden gerdi. Witcher, kesinlikle çok başarılı bir kitap ama benim tarzım değil. Kitabı incelemenizi, olumlu ya da olumsuz ama bütün dünyaya ses getiren bir serinin kitabını bilmeniz açısından öneririm. Ben sevemedim ama aranızda çok fazla seven çıkacağına eminim. 


SON DİLEK THE WİTCHER PEGASUS ile ilgili görsel sonucu

Bir Çöküşün Öyküsü, Stefan Zweig, İş Bankası Yayınları


bir çöküşün öyküsü ile ilgili görsel sonucu

KİTAP YORUMU

5/5

Bir çöküşün öyküsü, Madame de Prie'nın, Kral'ın gözünden düşmesi ve ardından Normandiya'ya sürülmesi ile başlıyor. Paris'teki iktidar sahibi günlerinden sonra yapayalnız bir sarayda yaşamak ona acı vermeye başlıyor. İhtişam, entrika ve eğlenceli hayatını tek bir mektupla geri bırakan Madame, sığ ve kibirli düşünceleri için yeni planlar yapmaya başlıyor.

Her zaman olduğu gibi kitabı çok sevdim. Zweig, kesinlikle kadın karakterler konusunda daha çok başarılı. Kitaplarını okurken erkek karakterlerden çok kadın karakterlerden hoşlanıyorum. Kadınların hislerini ve düşüncelerini daha iyi yansıttığını düşünüyorum. Zweig'ın iş bankasından bugüne kadar çıkan en iyi kapak! Kitabı görür görmez zaten vurulmuştum. 50 sayfalık bir kitap size nasıl bu kadar güzel şeyler katıp, nasıl bu kadar etkileyici olabilir bilemiyorum. 

Zweig okumaya istediğiniz kitaptan başlayın. Hepsinden aynı lezzeti alacağınıza eminim. Ama illa ki bir kitap ismi istiyorsanız: ''Bilinmeyen bir kadının mektubu'' kitabından başlayabilirsiniz.

Bir Çöküşün Öyküsü, şiddetle öneriliyor. 






17 Şubat 2017 Cuma

Sevda Sözleri, Cemal Süreya, YKY



KİTAP YORUMU

3/5

Cemal Süreya'nın Bütün Şiirleri kitabından önce, yine Yapıkredi Yayınlarından çıkan Üstü Kalsın kitabını okumuştum. O zamanlar da Cemal Süreya bana hitap etmemişti ama ben yine okuyup denemek istedim. Çünkü bir kitabı ne zaman okuduğunuz, hangi psikolojide okuduğunuz önemli.

Yine sevemedim. Şiirleri okurken büyük bir duygu eksikliği hissediyorum. Okuduğum şiirlerin çoğunda duyguyu göremiyorum. Satırlar, bana edebi ve duygusal bir dille değil de sanki karşısındaki kişi ile konuşurmuş gibi geliyor. Bazılarınız için bu samimiyet olarak düşünülüp hoşunuza gidebilir. Ama ben şiir okurken duygu istediğim için bu tarz yazımdan hoşlanmıyorum.

Orhan Veli ya da Nazım Hikmet okurken duyguyu net bir şekilde alıyorum ama bunu Cemal Süreya'da yapamıyorum. Benim uyuşamadığım bir şair.

Cemal Süreya hakkında sizler neler düşünüyorsunuz? Çok fazla seveni olan bir şair ve sadece ben mi böyle hissediyorum ya da böyle hissetmemin nedenine ışık tutabilecek birileri var mı merak ediyorum. Yorum olarak yazarsanız mutlu olurum.






-






-


16 Şubat 2017 Perşembe

Yalancılar, E. Lockhart, Pegasus Yayınları


KİTAP YORUMU

5/5

Yalancılar... Nasıl anlatacağımı bilemediğim bir kitap. Sonu o kadar çarpıcı bir şekilde bitti ki hala etkisindeyim ve kitabın sonu haricinde başka hiçbir şey düşünemiyorum.

Sinclair ailesi: her şey yolundaymış gibi davranıp, güçlü gözükmek için çabalayan ama aslında içten içe yaraları olan bir aile. Yalancılar: Johnny, Mirren, Gat ve Cadence. Evet, önemli nokta Cadence. Tramvatik beyin hasarı geçirmiş bir kız.

Kitabın konusuna gelecek olursak. Her yaz Sinclair ailesi kendilerine ait olan bir adaya gidip tatil yapmaktalar. Lakin Cadence'nin 15 yaşının yazında adada geçirdiği bir kaza ile her şey değişiyor. 17 yaşına gelen Cadence hatırlamadığı tatilde neler olduğunu öğrenmek istiyor. Kitap boyunca biraz geçmişten biraz gelecekten giderek sona ulaşıyorsunuz.

O son!! Beni ağlattı!! İlk önce büyük bir şok yaşadım. Gerçekleri öğrendiğimde sinirden ağlamak istedim. Sonunun bu kadar trajedik olmasını sağlayan şey ise, kitabın yavaş ve emin adımlar ile dostluğu, aileyi ve sevdiklerinizi göz önüne alarak anlatması.

Kitabın son sayfasına kadar çok gerildim. 15 yaşının yaz tatilinde neler olduğunu çözmeye çalışırken kafayı yedim. Zekice kurgulanmış, çelişkiye yer bırakmayan bir konu olmuş. Kitabın sonunu okuduğunuzda, kitabı yeniden okumak isteyebilirsiniz. İlk bakış açınız ile sondaki arasında dağlar kadar fark olduğunu göreceksiniz.

Yalancılar, özellikle aile bağlarını, dostluğu, sevdiklerinizi ve her şeyden çok sevdiğiniz insanları kaybetmenin nasıl bir duygu olduğunu size çok iyi yansıtan bir kitap. Gençlik kitaplarını okumaktan son zamanlarda çok sıkılmıştım. O kadar çok dış görünüş ve hastalık konulu gençlik kitaplarına denk gelmiştim ki, bu kitabı görünce içim açıldı. Açıkça söylemek gerekirse kitabın yurt dışında bu kadar sevildiğini bilmiyordum. Elime ulaştığında kitabın kapağını sevememiştim ve okumayı düşünmüyordum. Çok fazla kişinin kitabı okumamı istediğini duyunca alıp okudum.
İYİ Kİ OKUMUŞUM!

Kitabın arka kapağında bir yorum var ''Bu kitap adeta bir saatli bomba'' diye. Yoruma fazlasıyla katılıyorum. Kitap bomba gibi!!



KİTAP ALINTILARI

''Sessizlik, acının üzerindeki koruyucu bir zırh gibidir.''

-

''... sanki konuşmak durumu daha iyi yapabilirmiş gibi. Yaralar ilgiye muhtaçmış gibi.''

-

''Ölmeyecekmişim. Sadece canım çok yanacakmış.''