17 Aralık 2016 Cumartesi

Sonat, Işılsu Gültekin, Müptela Yayınları




                           


"Bir kitabın ilk sayfasına, bir filmin son sahnesine hapsolmuştum.''

    

-

3/5 

-

Sonat, tamami ile klişe başladı. Okula yeni gelen ve kötü olan çocuğumuz tabii ki kızımıza kötü davranır. Tabii ki onca şeye rağmen aşık falan olurlar. Ama çocuk kendisine aşık olunmasını istemez, çünkü acayip kötü geçmişi vardır... Biliyorum... Hepimiz bu kötü çocuk hikayelerinden sıkıldığımızı dile getiriyoruz ama yine de okuyoruz. Bir yandan bugüne kadar çok fazla kötü çocuk hikayesi okudum diye bu kitabı sorumlu tutmak istemiyorum bir yandan da çok fazla klişe bulup gözlerimi devirdiğim sahneleri unutamıyorum. Bu konuda çok kararsızım...


Wattpad'den çıkan kitaplarda yazarların ısrarla karakterler arasında benzer ya da uyumlu isimler yapmaya çalışmasını hiçbir zaman anlamadım. Bu kitapta da Hazan ve Hazar karakterleri vardı. İsimler aynı olunca ne oldu? Olan tek şey şu arkadaşlar, kitap boyunca isimleri karıştırmaktan başka bir şey yapmadık. 


Kitap çok fazla hızlı başladı. Bir anda çok fazla karakter yüklemesi oldu, bununla beraber isim benzerlikleri, olayların biri bitmeden diğerinin patlak vermesi çok kafa karıştırıcı idi.
Bir paragrafta romantik bir şey yaşanırken, romantizmi sindiremeden, üç cümle sonra ani bir şekilde başka olaya geçiliyordu. Hiçbir olayın tadına varamadan, hep atlaya atlaya eksik eksik ilerlediğini düşünüyorum. Sanki yazarda, "hadi kitap bitsin" diye bir acele vardı. Benim için bütün olaylar askıda kaldı.


Kitaptaki en büyük sorun, örneğin, Hazan bir cümle kurduktan hemen sonra farklı bir karakterin duygusu ya da yaptığı hareket eklenmiş. Kitabı okurken o hareketi Hazan'ın yaptığını sanıyorsunuz ama farklı birisi yapmış. Bu acayip sinir bozucuydu. Kesinlikle olmaması gereken bir şeydi.


Ve kitaptaki çelişkiler...
Örneğin, Hazar'ın hafızasının çok iyi olduğundan, gördüğü ve duyduğu hiçbir şeyi unutmadığından bahsediliyor. Daha sonra karşısına bir karakter çıktığında, "ismini hatırlayamadım" diye cümle kuruyor.






Kitabın ilerleyen sayfalarında şunu fark ediyorsunuz. Yazar ne yazmak istediğine karar verememiş. Okulda geçecek bir kötü çocuk hikayesi olarak başlayıp, olay bir anda yön değiştirerek, aksiyonlu film sahnelerine dönüyor. Kitabı okurken kurguda sürekli değişme fark ediyorsunuz.


Kitabın sevdiğim yönlerinden biri, karakterlerin müzik ve şiir ile olan bağlantıları idi. O kısımlar acayip romantizm, acayip duygusallık içeriyordu. Çok çok özel anlardı. Kitabın içindeki şiirler, alıntılar gayet güzeldi. 
Diğer sevdiğim yer ise, 'mavi gül' olayı idi. Mavi, gülün anlamı ve karakter ile uyumu hoşuma gitti.



Kitabın en çok sevdiğim yeri sonu oldu. Son efsaneydi.
O kadar doğruydu ki anlatamam. Hani kitaplarda hep gerçek hayatta olmaz dediğimiz şeyler olur da, ''ancak kitaplarda olur böyle şeyler'' deriz ya, bu kitapta öyle cümleler kurmuyorsunuz. İlk defa gerçekçi olarak, olması gereken son oldu. Lakin o kadar çok alışmışız ki, hep daha iyi şeylerin olmasına, kitabın sonu sizi şaşırtıyor gibi hissediyorsunuz. Ama aslında onca yaşanan şeyden sonra olması gerekenler bunlardı. Şaşırmamamız gerek!


Kitaba puanım 3 oldu. İncelemenizi isterim!
-
-
https://www.instagram.com/kitaplarvesozleri/
-
-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder